Anasayfa / Köşe Yazıları / Tarih bilincinin değeri

Tarih bilincinin değeri

Tarih çakılı bilgi yığını değildir. Tarih bilinç işidir, bilinç alanıdır. O yüzden de yaşayandır. Tarih dersler yüklüdür ve o dersler bugüne de, yarına da ışık tutandır. Tarihi bilince sahip olmayanların, bugünü ve yarını kavrama becerisi eksiktir, yetersizdir.

Tarihte yaşananlardan ders çıkarmak, tarihi süreci bütünlüklü ele almak, tarihi akışın iniş ve çıkışlarını kesintilere uğratmadan irdelemek ve bugünün yaşananlarıyla bağ kurmak, gelecek hedefinde göz ardı edilemez unsurdur.

Tarihte yaşayanlara ve yaşananlara bugünün koşulları ve zaviyesinden bakarak sorgulamak özel bir amaç taşımıyorsa yanılgılı tutumdur. Tarihte yaşayanları ve yaşananları o günün koşulları ve zaviyesinden bakabilmektir esas olan.

Bu gerçeklik zemininde Türkiye’nin tarihi çok uzun bir sürecin ürünüdür. Süreklilik taşıyan mücadeleler tarihidir. Bu tarihi süreç içinde yaşanılan her dönüm noktası, her büyük adım sadece bir sonrakinin değil, ondan çok daha sonrasının hep bir önsözü, hep bir ön adımıdır.

Binlerce yıllık bir süreç inişli çıkışlı olsa da ama hep süreklilik taşıyan devamlılık ve yaşanmışlıklar birikimidir.

Öncesiyle birlikte 1071-1453-1923 bu sürekliliğin en öne çıkan dönem noktalarıdır. Bu dönemsel akış, birinin diğerinden tamamen koparak, köksüz bir gelişme değildir, olması da mümkün değildir. Malazgirt Zaferi, Çanakkale Zaferi, Milli Mücadele Zaferi birbirinin önsözüdür, birbirlerinin tarihsel sürekliliğidir, yaşananların, bilinenlerin bilince dönüşmüş halidir.

Bugünün kısır siyasi bakışlarına kurban edilemeyecek, tarihi bütünlük ve derinlikli birikimdir.

Bu dönüm noktalarını; birbirlerinden kopuk, birini diğerine yeğ tutarak, daha da kötüsü birini diğerleriyle kavgalı kılarak ele almak, nitelendirmek tarihten kopmaktır, bilinçten yoksun kalmaktır, sığlığa mahkum olmaktır, bilerek isteyerek yapılanı ise tarihimize ihanettir.

Bu noktada bilinmelidir ki, bir gücün geleceğinden ürkülüyorsa o gücün gencine odaklanılır ve o gencin önce tarihle bağı kopartılır ve sonrada özgüveni elinden alınır.

Tarihinden, tarihi bilinçten yoksun kalan gencin gelecek önderliği de zayıflatılır. Özgüven unsurları köreltilir. Direnç, sabır, inanç, kararlılık özgüven körelmesiyle bütünüyle zedelenir ve bünyeden uzaklaşır. İşte o an teslimiyet anıdır. Hasmın da galibiyet sevincidir.

Tarihimizden çıkartılacak en önemli ders ve bilinç; tarihimizin tüm dönem noktaları başta olmak üzere hemen her merhalesinde teslimiyetin asla hakim olamadığının unutulmamasıdır. Zorluklara boyun eğilmemiştir. Bugün de yaşayan ve yaşaması gereken tarihi bilinç budur.

Dün de, bugün de, yarın da zalimliğe, zorbalığa, köleleştirmeye, boyunduruk altına almaya, teslimiyete karşı durmak tarihsel bilincimizin yaşayan, yaşaması gereken gerçeğidir.

Bugün de dün olduğu gibi işgalci, bölücü, sömürgeci emperyalizmin saldırısına karşı aynı tarihi bilinçle karşı koymak, tarihi yükümlülüğümüz, tarihimize, ecdadımıza olan manevi borcumuzdur.

Bugün verdiğimiz mücadele her alanda tam bağımsızlık mücadelesidir ve asla teslimiyete yer yoktur.

O yüzden dir ki dün de, bugün de, yarın da her daim “ya istiklal ya ölüm” şiarı sarsılmaz yeminimizdir…

Önerilen Haber

Emperyalizmin eksilmeyen şer hedefi; iç cephe

Emperyalizmin ve uzantılarının son günlerde yine şer hevesleri kabarmış durumda. Hedef yine Türkiye’nin iç cephesi. …