Anasayfa / Köşe Yazıları / Siyasette “Normalleşme” diyenler ve olması gerekenler

Siyasette “Normalleşme” diyenler ve olması gerekenler

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşme talebiyle başlayan siyasette yumuşama veya normalleşme sürecinin içeriğinin, seyrinin işleyişinin nasıl olacağı merak konusu olmaya devam ediyor. İlk görüşmeden sonra ortaya konulan yaklaşımlar ve buna bağlı olarak yaşananlar bu merakın giderilmesine yetmemiştir. Şimdi gözler ikinci görüşmede. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün saat 16.00’da CHP Genel Merkezi’nde Özgür Özel’e iadeyi ziyarette bulunacak. Ziyaret sonrası yapılacak açıklamalar ve sonrasındaki değerlendirmelerle belki de sürece ilişkin daha fazla fikir sahibi olacağız. Bu noktada nasıl bir tablo ortaya çıkarsa çıksın öncelikle olarak üzerinde durulması gereken Özgür Özel’in attığı adımla başlayan bu sürecin, Özgür Özel için anlamının ne olduğudur.

Özgür Özel “normalleşme” derken neyi veya neleri kastetmektedir? Kendisi için taşıdığı anlam nedir? Normalleşmeyle neyi veya neleri murat etmektedir?

Bu soruların cevapları sürecin anlaşılması açısından belirleyici niteliktedir.

Cevapları ilk ağızdan beklerken, normalleşme adına CHP yeni yönetiminin ortaya koyması gerekenlerin varlığı da göz ardı edilemez.

Bu noktada her şeyden önce kabul edilmesi gereken; Türkiye’nin özellikle son 10-15 yıldır küresel kuşatmaya karşı verdiği mücadele gerçeğinin varlığıdır.

Bu gerçeğin karşısında muhalefetin en büyük partisi olarak CHP’ye düşen bir sorumluluk yok mudur? Elbette vardır. Üstelik bu sorumluluk CHP’nin tarihsel özgünlüğü nedeniyle çok daha fazladır. İşte siyasette normalleşme esasen bu noktadan ele alınırsa anlamlıdır. Yani Türkiye’nin iktidar- muhalefet çekişmesine kurban edilemeyecek meseleleri vardır. Bunların gözardı edilmemesi asıl normalleşmenin ilk şartı olmalıdır. Neler mi?

Sıralayalım;

Türkiye yeryüzünde eşi benzeri olmayacak şekilde terör örgütlerine karşı büyük bir mücadele içindeyken, üstelik bu terör örgütlerinin her türlü ihtiyacını karşılayarak sahaya süren müttefik olarak geçinen ülkelerse yani aslında verilen mücadele emperyalizme karşı savaş haliyse Mehmetçiğin Gazi Meclisten istediği sınır ötesi hareket için yetki tezkerelerine CHP’nin, PKK terör örgütünün siyasi koluyla kol kola girerek “hayır” oyu vermesi ve bunun üzerine Kandil’deki terör örgütü elebaşlarının; “CHP hayır oyu vererek, hayırlı bir iş yapmıştır” şer sözlerini duymamıza yol açması normal olmayandır.

Aynı husus Libya tezkeresi için de geçerlidir. Zira onda da Türkiye’yi Doğu Akdeniz haklarını gasp etmek isteyen emperyalist odakları sevindirerek CHP yine normal olmayanı yapmıştır.

Mavi Vatan stratejisine karşı söz söyleyen, Suriye sınırımızda PYD-YPG terör örgütünün olmasından rahatsızlık duymayız ifadelerini sarf eden, 30 yıllık emperyalist işgal altındaki Karabağ’ın özgürleştirilmesinde emperyalist odakların karalama cümlelerini TV ekranlarında söyleyebilen CHP yöneticilerinin varlığı normal olmayandır.

Mayıs seçimlerinde CHP iktidar olacak diye heyecan duyan FETÖ kaçkınlarına karşı okkalı cevaplar verilmemesi normal sayılamayacak olandır.

Yerli-milli savunma sanayiinde alınan mesafeyi yok sayarak, yıpratıcı, etkisizleştirici tavırlar sergilemek CHP adına normal olarak kabul edilemez olandır.

PKK terör örgütünün siyasi olmaya devam eden ve bu konuda aksine bir tek tavır ortaya koymayan HDP/DEM yapısıyla kol kola girmeye devam etmek, seçmene gitmek yerine oy uğruna her seçimde bu yapıya taşıyıcı annelik yapmak CHP adına normal sayılmaması gerekendir. Üstelik sırf bu nedenle 5 yılı aşkın süredir HDP Diyarbakır il binasının önünde evlat nöbeti tutan Diyarbakır Annelerine kayıtsız kalmak da CHP adına normal sayılmaması gerekendir.

Tüm bu normal sayılmaması gerekenler Türkiye’nin bağımsızlığı için normal sayılamayacak anormal olanlardır.

Şimdi Özgür Özel normalleşme vurgusu yapıyorsa yapacağı şey, tüm bu normal olmayanları normalleştirmeyi başarmasıdır.

Bekleyip, göreceğiz…

Önerilen Haber

Irak’ta yeni güvenlik atmosferi

Türkiye’nin teröre karşı mücadelesi hız kesmeden sürüyor. Irak ve Suriye sahasında terör örgütlerinin kökünün kazınacağı …